Vam guanyar la victòria de Sakarya amb el ferrocarril de via estreta Ankara-Yahşihan

Sakarya Zaferini Ankara-Yahşihan Dar Hatlı Demiryolu ile Kazandık :Hayatlarını demiryollarına adamış emekli ağabeylerimizin affına sığınarak, başlıktaki “Dar hat” hakkında kısa bilgi vererek başlayalım yazmaya…
Ray açıklığına göre demiryolu hatları; standart hat(1435 mm), geniş hat(1435 mm üstü), dar hat (1435 mm altı ) ve dekovil hat (600 mm) şeklinde adlandırılır. Düşük maliyetli oluşu nedeniyle kısa mesafelerde dat hatlar, üretim işletmelerinde dekovil hatları tercih edilmiştir.
Cumhuriyet öncesi ve sonrasında Bursa-Mudanya, Samsun-Çarşamba, Ilıca-Palamutluk ve Erzurum-Sarıkamış gibi Anadolu topraklarında çok sayıda dar hatlı demiryolları inşa edildi. Fakat bunlardan hiç birisi Sakarya Zaferi’ne olan katkısı nedeniyle olacak ki 80 kilometrelik Ankara –Yahşihan hattı kadar öne çıkmadı.
Birinci Dünya Savaşının başlangıcında demiryolunun Ankara’nın doğusuna geçmemesinin zararları görüldüğü için yapımına başlanılan söz konusu hattın inşasında, Türklerin cephede olması nedeniyle askere alınan Egeli Rumlardan oluşan işçi taburları çalıştırıldı.
RUS KORKUSU, ALMANLARI ANKARA’DA DURDURDU!
Anadolu’nun demiryolu ile tanıştığı 1856 yılından itibaren İngiliz ve Fransızlar tarafından İzmir’den başlayarak bir birine paralel şekilde Aydın-Isparta-Burdur, Manisa-Uşak-Afyon ve Manisa-Balıkesir demiryolu hatları inşa edilmişti.
Almanlar ise İstanbul’dan başlattıkları Anadolu-Bağdat demiryolunu 1892 yılında Ankara’ya kadar getirdikleri halde Rusların etkisiyle Ankara’nın doğusuna götüremediler. Buna mukabil Eskişehir’den ayrılan bir kolla Kütahya ve Konya üzerinden Mardin’e kadar ilerlettiler. İlerlettiler çünkü, onların asıl hedefleri petrol yataklarının bulunduğu Bağdat’a ulaşmaktı.
Milli Mücadele sırasında Eskişehir ve Kütahya muharebeleri kaybedilince Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna Polatlı’ya kadar çekildi. Dolayısıyla Milli Ordunun kontrolündeki Polatlı’nın batısında kalan İzmit-Eskişehir-Kütahya-Konya demiryolu hatları yabancı kuvvetlerin eline geçmiş oldu.
TEK UMUDUMUZ YAHŞİHAN HATTI
Sakarya Muharebesi öncesi elde kalan Ankara-Yahşihan dar demiryolu ile Ankara-Polatlı arasındaki normal demiryolu hattı, ordunun cephane, silah, yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için hayati derecede önem taşıyordu.
Diğer taraftan demiryolunun Yahşihan’a kadar varıyor olması Yahşihan’ı da önemli bir merkez haline getirmişti.
Yahşihan’a getirilen silah, cephane, yiyecek ve giyecek gibi malzemelerin demiryoluyla Ankara’ya eksiksiz olarak ulaştırılması için Sevkiyat ve Nakliyat Genel Müdürlüğü’ne bağlı Yahşihan Menzil Hat Komutanlığı dahi kuruldu. Bu komutanlık, Yahşihan-Ankara arası nakliyatla birlikte Yahşihan’da fırın ve değirmen kurmak ve misafirhaneler açmakla da görevlendirildi.
İç Anadolu’dan kağnılarla Yahşihan’a getirilen malzemeler, buradan küçük trenlerle Türk Ordusunun Ana İkmal Merkezi haline dönüşen Ankara’ya ulaştırılıyor, buradan da normal trenlerle Malıköy’e iletiliyordu Malıköy ve Polatlı’dan da ihtiyaçlara göre kağnılarla cephe içlerine gönderiliyordu.
Trenlerle her gün 250 ton yiyecek ve 325 ton cephane cepheye sevk ediliyordu.
Burada bir düşünmek gerekiyor. Acaba demiryolu olmasaydı bu malzemeler Ankara’ya 90 uzaklıktaki cepheye nasıl taşınacaktı?
Dar hatlı da olsa işleyen Ankara-Yahşihan demiryolu hattı, Polatlı Cephesinde yaralanan Mehmetçiklerimizi Keskin’de kurulan Askeri Hastaneye ulaştırmak gibi başka bir önemli görevi ifa etmişti. Yaralılar Yahşihan’a kadar trenlerle, oradan Keskin’e kağnılarla taşınıyordu.
DÖRT SAATTLİK YOLCULUK HİKAYELERİ
Birkaç küçük lokomotif ve iki-üç vagondan oluşan trenler Ankara-Yahşihan arasında her gün düzenli olarak çalışıyor, 80 kilometrelik yolu 4 saatte ancak gidebiliyordu.
Yolculuk bu kadar uzun sürünce yaşanan yolculuk hikayelerinin bir çoğu bugün bile halk arasında anlatılmaktadır.
İşte onlardan biri:
“Yıl 1921, İnönü ile Sakarya savaşının araları…
Ankara’dan Kayseri’ye doğru bir akın var. Kağnı, kağnı, kağnı… Yollardan, dağlardan, taşlardan gıcırtıdan geçilmiyor. Mumyalanmış bir eşeğe benzeyen cılız, sanki tenekeden yapılma bir lokomotif, ince, uzun hörgücünü kaldırmış, bitkin develeri anımsatan vagonlar da bunların arasında Kayseri yolunu tutuyor.
Her nedense o zaman burada işleyen dekovilde, sudan geçmeyen hayvanın inadına benzer bir inat vardı. Zaman zaman duracağı tutardı. Bakarsınız, tıpış tıpış giderken birdenbire zınk yerinde sayar. Bir ses duyulur:
“Lokomotifin suyu tükendi. Allah’ını seven su getirsin!”
Kovalarla, ibriklerle, testilerle bir sürü halk su aramaya çıkar, su bulunmayan bir yerde ise herkes mataralarındaki, testilerindeki, teneke ya da toprak ibriklerindeki suları lokomotife boşaltırlar. Mübarek, yürümeye başlar. Ama yürüyüş de ne yürüyüş!…
Trenin üstünde pinekleyen ihtiyarlar, kimi zaman şöyle konuşurlardı:
“Tren giderken indim, aptes bozdum, elimi yudum, trene bindim.”
“Aptes tazeledim, yine geldim, yetiştim.”
Tren yokuş bir yere gelindi mi bir ses yükselirdi:
“Allah’ını seven vagonları ardından itsin!”
Yüzlerce adam trenden iner, trenin durduğunu gören köylüler de gelir. Helesa yelesa ile treni yürütürlerdi. Trenin kömürü tükenip yöreden çalı çırpı toplanırdı.”
Hikâye bir tarafa, her zamanki gibi demiryolunun ne denli önemli olduğu ortada.
1915 teki Sarıkamış Harekâtı sırasında o bölgede demiryolu hattımız yoktu. Cepheye yiyecek, içecek ve silah cephane ulaştırılamamış, binlerce askerlerimiz savaşarak değil, yokluktan ve soğuktan donarak şehit düşmüşlerdi.
Sakarya Savaş’ında ise Yahşihan -Ankara arasında dar da olsa demiryolu hattı, Ankara-Polatlı arasında ise normal hatlı demiryolumuz vardı.
İşte biz, Sakarya Zaferini bu demiryoluyla kazandık!

İbrahim KEKEÇ
TCDD Basın Müşavirliği

 

Sigues el primer a comentar

deixa una resposta

La seva adreça de correu electrònic no es publicarà.


*